Bir Gece Fener Balat'ta Dolaşırken…


Bir Gece Fener Balat'ta Dolaşırken…
 
Fener-Balat'ı geziyorum gecenin en karanlık anında, kimsecikler yok taşlarla döşenmiş sokaklarında. İnceden inceye başlayan yağmurun her damlası vücuduma vuruyor usulca. Her attığım adımda kendimi tarih sayfalarına konu olacak gibi düşünüyorum ve bir tarih yazarının kaleminden fırlayacağımı ve herkesin beni tanıyacağını düşünüyorum.
Dedim ya kimseler yok sokaklarında. Dört yolun kesiştiği yere geldiğimde tam ortada duruyorum, etrafıma bakıyorum ve neler neler gördüm dercesine bakan cumbalı evler bana göz kırpıyor. Kafamı biraz çevirdiğimde bir eve dikkatim yoğunlaşıyor. Evet orada penceresinden sokağa yayılmaya çalışan kısık ışığı ile çağırıyor beni sessizce. Ayaklarım istemesemde istesemde kendini çağıran bu karşı koyulmaz davete doğru gidiyor.
 
Yaklaştığımda bir yazı çarpıyor gözüme ''Evime Dokunma''. Düşünmeye başlıyorum neden böyle bir yazı var bu şirin evin camında. Aniden kısık bir ses geliyor kulağıma daha sonra sessiz olan bu ses belirginleşiyor kulağımı verdiğimde. Belirgin olsa da bulamıyorum kimden geldiğini gözlerim bir insanı arıyor bulamıyor. Daha sonra hayatımın belkide en inanılmaz olayı gerçekleşiyor çünkü benim ile konuşmak isteyen ses zamana karşı çıkmış ve bu zamana kadar varlığını korumuş eski olan bir evden geliyordu, inanması güç olsa da ev benim ile konuşuyordu.
 
Bana o yazının neden orada asılı olduğunu ve nelerle uğraştıklarını anlatıyor kırgın ses tonuyla. O bana anlattıkça diğer evlerde katılıyor artık bir tarih benim ile yüzleşiyor ve dertlerini bir dosta açar gibi açıyorlardı.
Onların her söylediklerini duyduğumda şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Nasıl şaşırmayayım bir tarih benimle konuşurken.
Bir tanesi bana kısık ışıklı evin camından bakmamı söylüyor. Olmaz desemde ısrar ediyor ve ayaklarım yavaş yavaş pencereye doğru ilerliyor. İçeriye baktığımda evin içerisindeki mutlu bir ailenin yaşamını görüyorum. O insanlar o kadar mutlular ki hani derler ya gözlerinden okunuyor mutlulukları diye işte bu söz tamda bu evde yaşayanlar için diyorum sessizce.
 
Bu insanların evlerinden çıkarılmak istendiğini duyduğumda düşüncelerim bile karmakarışık oluyor. Çünkü onlar böyle bir şeyi istemiyor, onlar biraz eskide olsa yuvalarında yaşamak istiyor. Sonra gözlerimi kaçırıyorum o güzel pencereden büyüsünün bozulmasını istemeyerek.
Bir ses bana Fener ve Balat'ı anlamak için önce burada yaşayan insanları anlamak gerek diyor. Ama kimse bırakın o insanları anlamayı, dertleri varmıdır diye sormuyor bile. Sonrada gelip onlara evlerinizi bize satın deyip milyarları önlerine seriyorlar. Ama bu insanlar para pul istemiyorlar, bu insanlar sadece hayatlarının bu zamana kadar sürdüğü, birçok hatıralarının bulunduğu evlerinde mutlu yaşamak istiyorlar.
 
Sadece YA-ŞA-MAK....

Yorumlar